Milano ve Como Gölü
Daha önce İtalya’da Roma, Floransa, Venedik, Pisa ve Siena’yı görmüştük. Mart ayında da Milano ve Como’ya gittik. Seyahatimiz 3 günlük olduğundan çok detayları görmedik ama genel olarak gitmeden önce yaptığımız araştırmalara göre birçok önemli yeri gördük diyebilirim.
1. gün
Uçağımız Milano’ya yaklaşık 1 saat uzaklıktaki Orio Al Serio havalaanı indi. Burası aslında Milano’nun değil, yakınındaki Bergamo şehrinin havaalanı ve diğer İtalya havaalanların gibi kötü. 2 uçak aynı anda indik ve sadece 1 gişeden pasaport kontrolü yaptılar. Dolayısıyla çıkmamız 40 dakika buldu. Havaalanının geliş terminali çok küçük, duty free mağazası yok. Kuzey Kıbrıs’taki Ercan Havaalanı’na gittiyseniz ona benziyor. Uçaktan mümkün olduğunca ilk inip sizi havaalanına getirecek otobüste de kapı önünden bir yer kaparsanız, biraz daha erken havaalanındaki pasaport kontrolünden çıkabilirsiniz.
Pasaport kontrolünün çıkınca hemen soldan bavulunuzu alıp sağdaki kapıdan çıkabilirsiniz. Bunların hepsi 30-40 adımlık mesafedeki yerler. Kapıdan çıkınca sağlı-sollu bankolar göreceksiniz. Milano’ya birkaç tane otobüs kalkıyor. Hepsi 5 Euro’ya Milano Stazione Centrale’ye yani Milano’nun merkez tren istasyonuna götürüyor. Otobüs şirketleri 10’ar dakika arayla hareket ediyor, bu yüzden hangisinin saati daha erkense ondan bilet alıp hemen Milano’ya gitmek için yola çıktık. Bir diğer alternatif de önce Bergamo şehir merkezine otobüslerle gidip oradan Milano’ya giden trenlere binmek ama bu yolu çok uzatıyor. Eğer Bergamo’da işiniz yoksa buraya gitmek yolu uzatıyor.

Yaklaşık 1 saat süren yolculuk sonunda Milano Stazione Centrale’ye ulaştık. Otobüslerin durağı tren istasyonunun doğu tarafında yer alıyor. Buradan dümdüz devam ettiğinizde terminalin önündeki büyük meydan olan Piazza Duca D’Aosta’ya çıkıyorsunuz. Otelimiz buraya çok yakın olan Hotel Berna‘ydı. Meydanın karşısına geçip sol taraftaki sokaklardan biri olan Via Torriani Napo’ya girip 50 metre gittiğimizde solda otelimizi gördük. Hotel Berna çok ilgili personelleri olan bir otel. Otele ilk geldiğimiz andan ayrıldığımız ana kadar konuklarına karşı ne kadar ilgili olduklarını gördük. Oteli internetten bulup, gitmeden önce kalacağımız odayı İstanbul’daki bir seyahat acentesinden satın almıştık. Otele gittiğimizde resepsiyondaki görevli bizim standart oda aldığımızı ancak Superior odalar müsait olduğundan bizi burada ağırlayacaklarını söylediler. Bize 2 tane Milano haritası verdiler. Superior odalar otelin hemen karşısındaki ayrı bir binada yer alıyor. Buraya kartınızı okutup giriyorsunuz, resepsiyon yok. Girişte bir bilgisayar ve printer var. Buradan da internete ücretsiz girebilirsiniz. Sadece odalar var. 3. kattaki odamıza çıktık. Otel görevlisi odayı kısaca tanıttı ve haritada gidebileceğimiz turistik yerleri işaretledi, otelin kartvizitini verdi. Odalardaki minibarlarda alkollü içecek yok ama kek, kola, gazoz, soda, su var ve hepsi ücretsiz. Bu duruma çok şaşırdık, Avrupa’daki ve Amerika’da otellerde hiç duymadığımız birşeydi. İlk kaldığımız akşam mini bardaki suyu içtik, ertesi gün görevli yenisini bırakmıştı. Otelde ayrıca Wi-Fi da ücretsiz. Resepsiyon görevlisi check-in yaptırırken şifresinin yazılı olduğu bir kart veriyor. Tüm çalışanlar İngilizce konuşuyor.
Bavullarımızı odaya bırakıp Milano’yu gezmeden Como gölüne gitmek üzere dışarı çıktık. Milano Stazione Centrale’nin içinde ve otelimizin olduğu sokağın başında da girişi olan metroya gittik. Buradan 48 saat geçerli olan metro bileti aldık. Bileti ilk turnikede okutup, makina biletinizin arkasına tarih ve saati yazdıktan sonra süre başlıyor. Bilet ayrıca tramvaylarda da geçiyor. Metro istasyonlarının girişinde ve çıkışında turnikeler var. Biletinizi okutarak geçebiliyorsunuz. Avrupa’daki diğer metrolara göre biraz daha bakımlı ve trenleri yeni bir metrosu var Milano’nun. 3 tane metro hattı var. Milano Stazione Centrale’deki durağın adı Centrale F.S., yeşil renkli M2 ve sarı renkli M3 metro hatları bu duraktan geçiyor. Metro haritasına ulaşmak için tıklayın.
Metroda hangi yöne gideceğinize istasyona geldiğinizde ilgili hattın son durağına bakarak gideceğiniz yönü belirleyebilirsiniz. Yukarıda verdiğim linkten harita için örnek vermek gerekirse, Centrale FS durağından Duomo’ya gitmek için Centrale FS durağından S.Donato yönüne giden metroya binmeniz gerekiyor. Büyük beyaz yuvarlaklar aktarma istasyonları yani iki metro hattının kesiştiği duraklar. Buralarda inip diğer hatta geçebiliyorsunuz. İkinci örnek, Centrale FS’den Cadorna FN’ye gidiyorsanız yeşil renkli hatın Assago ya da Abbiategrasso yönüne giden metroya gidebilirsiniz. Aktarma yapılmasına da son örnek, yine Centrale FS’den Cairoli durağına gitmek için önce yeşil hatla Cadorna FN’ye gelip, buradan kırmızı renkli M1 hattına geçip Sesto Maggio FS yönüne giden metroya binmeniz gerekiyor.
Otelden çıktıktan sonra Como Gölü’ne direkt giden trenlerin geçtiği Milano Cadorna tren garına metroyla gitmek için metro istasyonuna yürüdük. Bu metro istasyonundan kırmızı renkli M1 ve M2 hatları geçiyor, dolayısıyla aktarma yapmadan yeşil renkli M2 hattına binerek direkt Cadorna tren garına gittik.İstasyona girdiğinizde ortada bilet satılan gişeler var. Buradan gidiş dönüş bileti aldık ve trene bindik. Como’ya giden trenlerin adı Trenord, tren saatlerine ve fiyatlarına ulaşmak için tıklayın.

Gidiş dönüş kişi başı 9.10 Euro ödedik. Como’daki tren garında geç saatte gişe kapalı olabiliyor, o yüzden biletinizi Milano’dan almanızı tavsiye ederim. Zaten sadece o gün geçerli olan bir bilet vermiyorlar, belirli bir tarih aralığında geçerli oluyor. O yüzden Como’ya günübirlik gidiyorsanız biletinizi Milano’dan alabilirsiniz.
Como Gölü
Yolculuk 1 saat 3 dakika sürüyor, son durak Como’nun göl kenarı olan Como Nord Lago tren istasyonu. Trenler çift katlı ve konforlu. Wi-Fi yok maalesef. Yolculuğumuzun sonunda küçük bir tren istasyonu olan Como Nord Lago’ya geldik. İstasyondan çıktıktan sonra sola dönerek göl kenarına doğru yürümeye başladık. Önümüze çıkan küçük bir meydandan sağ çapraza devam ederek göl kenarında yürümeye başladık. Sağda güzel restaurantların olduğu sahil şeridinde yürüdükten sonra yine sağ tarafta Brunate adında Como’ya bağlı küçük bir semte giden fünikülerin olduğu yere geldik. Buradan fünikülere binerek yaklaşık 15 dakika süren yolculukla dağın tepesine çıktık.




Geldiğimiz yöne geri yürüyerek sahil şeridine yürüdük. Büyük bir meydana geldiğimizde köşedeki Pasticceria Monti’nin önünden sola dönerek sokak arasından devam edip Como’daki Duomo katedraline gittik.İndiğimizde yerde kar vardı, çok yüksek olduğundan baya soğuktu. Burada biraz dolaşıp fotoğraf çektikten sonra tekrar Como’ya fünikülerle döndük.

Bahar olması nedeniyle çok kalabalık değildi genel olarak Como. Yazın çok daha hareketlidir muhtemelen. Araç trafiğine kapalı olan sokaklardan yürüdük, mağazalara baktık. Ara sokaklarda gezerken bir restaurantı gözümüze kestirdik. Akşam 8 olduğundan karnımız da baya açtı. Buradan iki tane pizza siparişi verdik.
Restaurantın adı Il Pinzimonio’ydu. İnternet sayfası için tıklayın. Ben menüden Valeria pizzayı sipariş ettim. Közlenmiş biberin sadece çekirdeğini alıp dilimlemeden koymuşlardı, sosisleri de kokuyordu. Zeytinler bütün bütündü. Kısaca pek beğenmedim. Malzemelerini ayıklayıp sadece peynirini yedim. Hamuru standart olarak lahmacun gibi ince geliyor. Eşim malzemesiz Margaritha söyledi. Pizzaların yanında yarım litre kırmızı ev şarabı içtik. Genel olarak ortalamada bir restauranttı. Malzemeleri az olan bir pizza seçerseniz daha güzel gelebilir. Mekan modern, tuvaletleri temizdi.
Yemeğimizi yedikten sonra yine Duomo’nun olduğu meydandan geçip tatlı yemek ve kahve içmek için sahil kenarındaki Pasticceria Monti pastanesine gidip cappuccino ve tiramisu söyledik. Tiramisu kötüydü ama cappuccino güzeldi. Mekan biraz eski kalmış, yenilenmeli.

Pastaneden kalkıp Milano’ya geri dönmek için tren garına yürümeye başladık. Küçük bir tren garı olan Como Nord Lago’ya gelip Milano’dan aldığımız dönüş biletlerini makinadan onaylatıp trene bindik. Daha önce Floransa’da bilmediğimiz biletimizi onaylatmamıştık, görevli ceza kesmişti. Bu sefer tecrübeli olduğumuzdan ilk işimiz bileti cihaza takıp onaylatmak oldu. Onaylatmaktan kastteğim cihaz biletin üzerine tarih saat atıyor. Çünkü biletler belirli bir tarih aralığını kapsıyor yani belirli bir saatin treni için satılmıyor. Bu nedenle mutlaka cihazlarda onaylatmanız gerekiyor, bilet kontrol görevlisine yakalanırsanız ceza kesiyorlar.


1 saatlik yolculuğun ardından Milano Cadorna tren garına geri döndük. Trenden indikten sonra metroya binmeyip Milano’yu gece görmek için tramvaya binmeye karar verdik. Tren garının hemen çaprazındaki tramvay durağına gittik. 1 nolu hattın geçtiği tramvayı beklemeye başladık. Duomo yönüne doğru giden tramvay için yüzünüzün tren garına baktığı durakta beklemeniz gerekiyor. Tramvayın yaklaşık kaç dakika sonra geleceğini gösteren bir tabela var. Biraz bekledikten sonra gelen tramvaya bindik Yaklaşık 20 dakika süren bir yolculuk sonunda otelimizin yakınındaki Settembrini Cincinnato tramvay durağında inip otelimize yürüdük.

Sabah erken kalkıp kahvaltı yaptıktan sonra Milano’yu gezmek için yola çıktık. İlk önce sarı renkli metro hattına binip Duomo durağında inerek Milano’daki katedrale gittik.
2.gün
Duomo di Milano
Avrupa’nın 4. büyük katedrali, 1386 yılında yapımına başlanmış ve tamamlanması 500 yıl sürmüş. Pazar günü gittiğimizden sabah ayini vardı. Yarım saat kadar ayini izledik. Duomo di Milano, gördüğüm en güzel katedrallerden biriydi.


Ayine gelenlere zeytin dallarını dağıttılar.
Galleria Vittorio Emanuele II
Katedralden çıkıp hemen çaprazındaki İtalya’nın ilk alışveriş merkezi olan Galleria Vittorio Emanuele II’ye gittik. 1865-1877 yılları arasında inşa edilmiş. İçerisinde lüks mağazalar ve bir tabak makarnanın 25 Euro olduğu şık restaurantlar var.


Çarşının orta kısmında, Duomo Meydanı’ndan gelirken solda yerde boğa mozaiği var. Bu mozaikteki boğa yumurtasını ayağınızla ezerseniz o yılın size şans getireceğine inanılıyormuş. Önünde bir kalabalık oluyor her zaman. Boğanın yumurtalığı da aşınmış artık bu inanıştan dolayı.
Teatro alla Scala
Çarşının diğer kapısından çıktığınızda(Duomo meydanının tam karşısındaki çıkış) küçük bir meydan göreceksiniz. Ortasında Leonardo Da Vinci’nin heykeli var. Heykelin tam karşısında birçok operanın gösterildiği Teatro alla Scala’yı göreceksiniz. 1778 yılında yapılan opera binasında biz gittiğimizde maalesef opera yoktu. Ama izlemek isterseniz operanın internet sitesi için lütfen tıklayın.

Operanın fotoğraflarını çektikten sonra, daha önce internetten yaptığım araştırmalarda mutlaka yapılması gerekenler arasında olan Duomo di Milano’nun terasına çıkmak için Galleria Vittorio Emanuele II’den geçip tekrar Duomo meydanına gittik. Biletleri gitmeden önce internet sitesinden almıştık. Sayfaya ulaşmak için lütfen tıklayın.
Çıktılarını aldığımız biletlerimizle katedralin arka ksımına geçip asansörle terasa çıktık. Birkaç tane fotoğraf ekliyorum ama tavsiye etmem, parasına değecek birşey yok. Daracık yollardan geçip biraz daha yukarıdan şehre bakıyorsunuz.


Burada yarım saat kaldıktan sonra yine asansörle katedralin arka kısmına indik. Sola dönüp, ilk sokaktan sağa döndüğünüzde Corso Vittorio Emanuele II’e gelmiş oluyorsunuz. Burası araç trafiğine kapalı bir cadde, sağlı sollu mağazalar var. Cadde boyunca devam ettiğinizde San Babila meydanına çıkıyorsunuz. Burada fiyatları pahalı olan resmi Milano ürünleri satan bir mağaza var. Buradan birkaç hediyelik eşya aldıktan sonra San Babila meydanındaki metroya binip kırmızı M1 hattından Duomo’ya gittik, isterseniz cadde boyunca da geri yürüyebilirsiniz. Duomo’dan da sarı renkli M3 hattına binip Repubblica durağında indik. Buradan trenler de geçiyor. Kırmızı renkli S1 hattına binerek şehrin yarım saat kadar dışındaki Shopping Mall Metropoli‘ye gittik. 2 günlük biletler bu trenlerde de geçiyor. Milano Quarto Oggiaro durağında inip kısa bir yürümeyle alışveriş merkezine ulaştık. Amacımız içerisindeki büyük marketten orjinal birşeyler bulup İstanbul’a götürmekti. Buradaki Mc Donald’sta birşeyler yiyip marketi gezdik. Çok orjinal birşey bulamadık. Genelde Türkiye’de olan ürünler vardı. Buradan ucuza bulduğumuz makarnalardan aldık. Bazı şarapların fiyatı uygundu, onlardan aldık. Alışveriş merkezinde mağazalar da var ama pek görecek birşey yoktu. Daha güzel biryer bulup buradan alışveriş yapmanızı tavsiye ederim.
Alışveriş merkezinden çıkıp yine trene binerek Repubblica istasyonuna gittik. Buradan sarı renkli M3 metro hattına geçip Centrale FS durağında inip otelimize elimizdeki bırakıp yine M3 hattına binip Montenapoleone durağında indik. Burası lüks mağazaların olduğu ve birkaç katlı Armani mağazasının olduğu bir cadde. Armani mağazasının içinde bir restaurant ve cafe var. Burada oturup biraz dinlenmek için kahve istedik.
Emporio Armani Caffé


Fiyatları Milano’daki diğer cafelerden çok farklı değil. Kahve söylediğimizde yanında çikolata ve kurabiye de ikram ettiler. Buradan çıktıktan sonra biraz Montenapoleone caddesini yürüdük. Mağazalara baktık, fiyatlar Türkiye’ye göre daha uygun ama halen pahalı Sonrasında Via Manzoni üzerinden yürüyerek tekrar Teatro alla Scala’ya geldik. Duomo’daki metro durağından M1 hattıyla önce Cadorna’ya gidip buradan M2 hattına geçip Porta Genova F.S durağında indik. Burada hem akşam yemeği yemek hem de gezmek için Via Casale üzerinden Navigli denen nehir kanalına yürüdük.
Navigli
Nehir kıyısına inince sola dönerek yürümeye başladık. Burada sağlı sollu restaurant ve caféler var.

Burada yürürken sol taraftaki Vicolo Lavandai’yi gördük. Burada kadınlar çamaşır yıkıyorlarmış. Akşam olduğundan ve yağmur yağdığından Navigli genel olarak tenhaydı.

Kanal boyunca yürüyerek Porta Ticinese’ye yani Milan’ın kapısına geldik. Yemek yemek için güzel bir yer bulamadık. Sağdaki S.Gottardo 24 Maggio durağından 3 nolu tramvaya bindik. Tramvayla Duomo meydanının yakınındaki Torino(Duomo) durağından indik. Karnımız çok acıktığından buralarda restaurant aramaya başladık. Galleria Vittorio Emanuele II’deki restaurantlara baktık ama bir tabak makarnanın 25 Euro olduğunu görünce vazgeçtik.

Duomo’dan metroya binip M2 hattındaki P.Ta Garibaldi durağında indik. Çıkınca karşıdaki büyük ikiz binanın yanından geçip barların olduğu araç trafiğine kapalı olduğu Corso Como 10’a gittik.
Corso Como 10


Tekrar metroya binip otelimizin olduğu Centrale F.S. durağına gitmek için M2 hattına bindik. İndiğimizde otelimiz sokağının başındaki restaurantın açık olduğu farkettik. Birkaç masa doluydu, yeni gelen insanlar da var. O yüzden aç yatmak yerine burada yemek yemeğe karar verdik. Daha önce Roma’da yediğimiz gnocchi ve ev şarabı istedik.Yazın çok daha güzel olacağını düşünüyorum buranın. Sokakta masalar vardı ama soğuk ve yağmurdan dolayı kullanılamıyordu. Gece kulüpleri de doluydu ama restaurantlar çok kalabalıktı, yer bulamadık. Boş olanları da pek beğenmedik ve otelin yolunu tutup aç kalmaya razı olduk

Toplamda 25 Euro ödedik, yemek de lezzetliydi.
Restaurantın adı : Nico Quick Bite
Adres : Via Napo Torriani 29 20124 Milano
3.gün
Castello Sforzesco
Sabah kalkıp kahvaltıdan sonra bavulumuzu hazırladık ve check-out yaptık. Bavulumuzu resepsiyona bırakıp metroya yürüdük. Yeşil renkli M2 hattıyla Cadorna durağında gidip Via Marco Minghetti’ten yürüyerek 15.yüzyılda yapılmış olan Sforzesco Kalesi’ni gördük. Kalenin içinde müzeler varmış ama biz gitmedik.

Buradan kalenin önündeki Cairoli Castello metro durağından kırmızı M1 hattına binip Cordusio durağında indik. Buradan hemen metronun çıkışındaki tramvay durağında bekleyip 16 numaralı tramvaya bindik.

Santa Maria Delle Grazie
Tramvaya binip Santa Maria Delle Grazie kilisesine gitmek için Magenta S.Maria delle Grazie durağında indik. Durak kilisenin az ilerisinde, kiliseyi sağda gördüğünüzde düğmeye basarak ilk durakta şoförün tramvayı durdurmasını sağlayabilirsiniz. Bu kilisede İsa’nın Son Yemeği tablosu varmış ancak giriş ücretli ve biletleri çok önceden satılıyor. Biz görmedik.

Kilisenin de fotoğrafını çektikten sonra tramvayın geldiği yöne doğru yürüyüp sola dönüp Via Caradosso’dan devam ettik. İlk sokaktan sağa dönüp Via Giovanni Boccaccio’dan yürüyüp Cadorna metro istasyonuna geldik. Metroya binip otelimize geldik. Dün akşam yemek yediğimiz restauranttan sandviç alıp bavullarımızla Centrale F.S’nin yanındaki otobüslere binerek Orio al Serio havaalanına gittik. Bavullarımızı teslim ettikten sonra sandviçlerimizi yedik. Pasaport kontrolünden geçtikten sonra free shop mağazalarını gezmeye başladık. Birkaç tane mağaza vardı ve güzeldi. Makarnalar aldık, sonra uçağımıza binip İstanbul’a döndük.
Yeni eklenecek şehirlerle ilgili anında bilgi sahibi olmak için hemen Facebook ve Twitter hesaplarımı takip etmeye başlayın.
Yazımla ilgili yorumlarınızı bekliyorum.
İyi seyahatler
çok teşekkürler,bu kadar detay, resimlerle çok güzel anlatımınız için. bize de kısmet olsun dilerim.
çok teşekkürler bundan sonra sizi takip edicem
günlerdir milanoyla ilgili yazı okuyorum hep aynı şeyler istisnasız 3 -4 yazıda aynı şeyi okudum, detay doğru düzgün yok, tam olarak ihtiyacım olan bütün ipuçlarını vermişsiniz harika bir yazı olmuş çok teşekkürler
Yorumunuz için çok teşekkürler, iyi seyahatler