Ayvalık’tan Midilli’ye Ulaşım
Ramazan Bayramı’nda Ayvalık Deniz Hudut Kapısı’ndan Midilli Adası’na geçtik. Öncelikle adaya giden 3 tane tur şirketi var. Turyol ve Jale Tur’un arabalı feribot seferleri var. Biz feribota araç için vereceğimiz para ve araç sigortasını kıyasladığımızda adadan araba kiralamayı daha uygun bulduk. Eğer aracınızla gitmiyorsanız ben üçüncü şirket olan Jalem Tur’u tercih etmenizi öneririm. Öncelikle Jalem Tur’da hızlı deniz otobüsü ile ulaşım sağlıyorsunuz ve 45 dakika sürüyor. Diğer feribotlar ise bir 1 buçuk saatte gidiyor. O yüzden özellikle bayram ve hafta sonlarında diğer feribotların önüne geçmiş oluyorsunuz. Arada 5 Euro fiyat farkı vardı biz alırken.
Seyahat tarihleriniz netleştikten sonra feribot biletlerinizi mutlaka alın. 3 şirketin de internet sitesi üzerinden bilet alınabiliyor.
Ayvalık’taki deniz sınır kapısı küçük bir bina. Biz sabah 9’daki feribota binmek için 7:40’da limana geldik ama upuzun bir kuyruk bizi karşıladı. Pasaport kontrolünden geçtiğimizde ise saat 9’u 20 geçiyordu. Jalem Tur’u aradım. 9’da ilk deniz otobüsünün kalktığını, ikinci deniz otobüsünün ise tüm yolcuları aldıktan sonra kalkacağını söyledi. Saat 10:00 civarında tüm sırada bekleyenler bitti ve feribotlar hareket etti. Midilli’ye geldiğimizde de uzun bir pasaport kuyruğu bizi bekliyordu. Burada da yaklaşık 40 dakika bekledik. Her iki sınır kapısında da iyileştirmeler yapılması gerekiyor. Size tavsiyem, bayram gibi yoğun günlerde daha erken Ayvalık limanına gelmeniz.
Araç Kiralama
Biz Midilli’de Avis firmasından araba kiraladık ve bir sorun yaşamadık. 4 günlüğüne sigorta dahil 130 Euro ödedik. Arabamızın marka/modeli Fiat Panda idi. Avis’in yeri, pasaport kontrolünden geçip binadan çıktıktan sonra sola dönüp 100 metre ilerde, sağda yer alıyor. Avis dışında da birçok kiralama şirketi var. Ben genelde Hertz ya da Avis’ten araç kiralıyorum.
Midilli Kaç Günde Gezilir?
Biz 4 gün kaldık ve yeterli geldi. Ne eksik oldu ne de fazla. Birçok yeri de gördük, koştur koştur olmadık. Hatta gitmesek de olurmuş dediğimiz de birkaç yer oldu.
Midilli’de Nerede Kalınır?
Adanın adı aslında Lesvos. Midilli adadaki en büyük şehir. Arabamızı kiraladıktan sonra kalacağımız yer olan Skala Kallonis’e doğru yola koyulduk.
Skala Kallonis, nal şeklindeki adanın orta kısmında yer alıyor, yani burası bir körfez. Dalga genelge olmuyor dediler ama biz oradayken hep dalgalıydı.
Kaldığımız yerin adı Ilyda Luxury Suites. Bir otel değil, villanın bir dairelerini kiralayabiliyorsunuz. İçinde mutfağı, banyosu, tuvaleti olan; buzdolabında kahvaltılık malzemelerin olduğu, tüm mutfak gereçlerinin olduğu bir ev. Yerin sahibi dedesi Türk olan biri.
Biz önce Kalloni’ye geldik. Burada orta büyüklükte bir market var. Her seyahatimizde olduğu gibi önce hem kalacağımız yer için hem de seyahatte kullanmak için 1.5 litre ve yarım litrelik sular aldık. Yurtdışında genelde su çok pahalı oluyor marketlerden almazsanız. O yüzden araba da kiraladıysak önceden suları almak bütçenizden gereksiz bir kalemi çıkarmanızı sağlayacaktır.
Kalloni’deki marketin adı Masoutis, Yunanca Μασούτηs olarak yazılıyor, kırmızı renkli bir bina.
Marketten su alışverişinden sonra Kalloni’deki House Box Café’ye gidip kahve içtik ve internete bağlanıp otelin sahibi ile Whats App üzerinden görüştük. Bizi marketin aldı ve kalacağımız yere gittik. Dediğim gibi burası bir otel olmadığından, yerin sahibi ile görüşmeniz ve kalacağınız yerde ya da Kalloni’de buluşmanız gerekiyor. Kısa bir yolculuktan sonra kalacağımız yere ulaştık. Yerin sahibi çok canayakın, dedesi Türk olduğundan Türkler’i de çok seven biri. Seyahatimiz sırasında da sık sık nasıl olduğumuzu sordu, bizi yemek ve denize girmek için mekanlar önerdi.
Odaya yerleştikten sonra öğle yemeği için Skala Kallonis’e geldik.
Dionysos Restaurant
Kalloni plajındaki restaurantlardan biri olan Dionysos’ta yedik. Kılıç balığı, mezgit balığı,
Kuver, su ve bira ile birlikte toplam 27 Euro hesap ödedik. Sonrasında da üzerine çikolatalı sosu dökülmüş muhallebi ikram ettiler. Tüm yemekler ve tatlı lezzetliydi. Tavsiye ederim.
Molyvos ya da Mithymna
Adanın en güzel yeri olarak tek geçtik burayı. Hem manzarası, kalabalık olmayışı, denizi taşlık ama temiz oluşu bizi kendine çekti. Eğer adayı fazla gezmeyeceğiz, sadece deniz, kum, güneş tatili yapmak istiyorum diyorsanız; adada kalacağınız yer mutlaka burası olmalı.
Biz, bir gün hariç her gün Molivos’a geldik.
Akşam yemeği sonrasında bir şeyler içmek ve tatlı yemek için, buranın ünlü cafési olan Blue Fox’a geldik.
Buranın milföy pastası meşhurmuş. Ben de yedim, fena değildi ama olağanüstü bir durum yok
Güneşi Molivos’ta batırdıktan sonra kalacağımız yere döndük. Ertesi gün odada kahvaltı yaptıktan sonra denize girmek için öğlen Molivos’a geldik. Buradaki plajların çoğu doluydu. Bayram nedeniyle Türk nüfusu baya yoğundu ama mekanlar tıkış tıkış olmuyor. 10 tane şezlongla rahat oturulabiliyorsa, 11.yi koymamışlar.
Biz tuvaleti, soyunma kabini ve duşu olan halk plajına gittik. Yanımızda ser-yatlar var. Halk plajında da hemen arkasındaki Hotel Molyvos’un şezlongları var. Açıkçası çoğu boş olduğu için biz kullandık, hiçbir şey demediler. Otelin barından frappe içtik, güzeldi. 4 Euro ödedik iki frappe için.
Halk plajı ağaçların altında küçük bir yer. O yüzden gölge tarafı da var, güneşlenebileceğiniz bir alan da var. Ayrıca taşlık ve kum olan yerleri de var. Bizce ortalama, sessiz sakin bir yerdi.
Arabanızı da ücretsiz aşağıdaki yere bırakabilirsiniz. Sahile ve plajlara çok yakın.
Eğer mutlaka bir tesis olsun derseniz, kaldığımız evin sahibi Molivos’taki Congas Beach Bar’ı önermişti. Biz de gittik bir kez, fena görünmüyordu.
Petra Women Cooperative
Molivos’a giderken kenarından geçtiğimiz Petra’ya öğle yemeği için geldik. Burada bir binanın ikinci katında yer alan, Petra’lı kadınların işlettiği restaurant olan Petra Women Cooperative’a geldik.
Restoranda; mix starters(sebze yemekleri tabağı), kırmızı şarap soslu ahtapot, iki bira, su ve yeşillik ile beyaz peynirden yapılan Greek Salad yedik. Toplamda 28 Euro hesap ödedik.
Sebze tabağındaki bazı şeyleri beğendik, bazılarını yağlı bulduk ama kırmızı şarap soslu ahtapot çok lezzetliydi. Eğer seviyorsanız öneririm. Deniz mahsülleri alerjen olduğundan, çok yemenizi tavsiye etmiyorum.
Bira, su, kuver ve yemekler için toplam 28 Euro hesap ödedik.
Yemekten sonra Petra’nın sokaklarında küçük bir tur attık.
Petra’daki en göz alıcı yapı, yüksek bir kayanın üzerinde inşa edilmiş Panagia Glykofilousa kilisesi
Biraz sokaklarda turladıktan sonra denize girmek için Petra Beach’e gittik. Burada kısa bir deniz molasından sonra adanın en batısındaki Sigri’ye gittik.
Sigri
Sakin sessiz bir yer olan Sigri, Türk nüfusunun en çok olduğu yermiş. Taşlaşmış ağaçların olduğu Doğal Tarih Müzesi dışında pek bir şey yok.
Doğal Tarih Müzesi 9-17:00 arasında açık. Biz gittiğimizde saat akşam 7’ydi. O yüzden kapısında bakabildik.
Sigri’de çok kısa kalıp, düştük yine yollara ve Skala Eresou’ya gittik.
Skala Eresou
Skala Eresou’da, adanın en ünlü kokteyl barı var. Parasol adındaki bar, sahil kenarında. Güzel bir mekan, tavsiye ederim.
Parasol’da Quesadilla ve Capo Verde salatası yedik. 2 kokteylle birlikte toplam 23.50 Euro hesap ödedik.
Aracınızı, kasabanın girişindeki ücretsiz otoparka park edebilirsiniz. Otoparkın yeri aşağıda.
Agias Paraskevis – Tarihi Zeytinyağı Fabrikası
Agias Paraskevis’te, tarihi bir zeytinyağı fabrikası bulunuyor. Şu anda müze olarak kullanılan bu fabrika binasında zeytinin Midilli adasındaki geçmişi, nasıl zeytinyağına dönüştüğünü öğrenebiliyorsunuz.
Agiasos
Şirin bir kasaba olan Agiasos, öğle vaktinde gidip serin olmasından dolayı mı, yoksa güzel sokaklarından mı bilmiyorum ama çok beğendik. Özellikle burada içtiğimiz ev dondurmalı frappeyi halen unutamadık.
Çok değişik, ahşaptan hediyelik eşyalar satan dükkanları da mutlaka gezmenizi tavsiye ederim.
Frappe içtiğimiz yer, dar sokaklarda yürürken karşınıza çıkacak ama yine de mekanın fotoğrafını ekledim. Mekanın sahibi ev dondurması yaptıklarını; o yüzden frappeyi dondurmalı denememizi tavsiye etti. Kabul ettik, iyi ki etmişiz. Adadaki çoğu yerde frappe çok güzeldi ama en iyi buradakiydi. Agiasos’a giderseniz mutlaka gidin.
Uzo Fabrikası
Yunanistan’ın en iyi uzosu, Barbayanni olarak geçiyor. Nedeni de en güzel su Midilli adasındaymış. O yüzden uzonun tadı da güzel oluyormuş. Burası küçük bir fabrika. Gittiğinizde belirli aralıklarla uzo yapılışı anlatıyor. Görevli; Türkler distil edilirken şeker koyuyor, biz şeker koymayız dedi. Rakı ile uzo arasındaki en büyük fark buymuş.
Turun sonunda, alkol oranı farklı olan birkaç çeşit uzoyu deneyebiliyorsunuz. Rakıya en yakın olanı üzerinde Afrodit olanmış. En pahalısı da oydu. Buradaki fiyatlar, tüm adaya göre de 1 Euro kadar daha ucuz.
Plomari
Fabrikada kısa bir geziden sonra, yemek yemek için Plomari’ye gittik. Buradaki Achibada’da yemek yedik.
Tuzda pişen balık söyledik. Açıkçası damak tadımıza uygun değilmiş, onu anladım
Yemekten sonra denize girmek için Plomari Plajı’na gittik. Denizi güzeldi.
Midilli Merkezi
Akşam bir şeyler yemek için Midilli merkeze gittik. Burada park sorunu var. Sahilin arkasındaki evlerin arasında yer bulmak gerekiyor. Otopark yok açıkçası.
Adada, Osmanlılardan kalma bir cami var ama şu anda kapalı. Minaresi yıkık bir halde duruyor. Adı Yeni Cami.
Alışveriş caddesi olarak geçen yer Ernou Caddesi. Biz Cumartesi akşam saatlerinde gittiğimiz için dükkanlar kapalıydı.
Saint Therapon, adadaki en büyük kilise. Bu yerlerin hepsi yürüme mesafesinde.
Kısa bir Midilli turundan sonra sahildeki ΑΡΩΜΑ ΒΥΝΗΣ cafede oturup tost yedik ve limonata içtik. Toplam 15.80 Euro ödedik.
Ertesi gün, adadaki son günümüzdü. Deniz için yine en beğendiğimiz yer olan Molivos’a gittik. Öğle yemeği için ise, Petra’ya gelmeden önce O Gavrilos restoranta yedik. Etleri çok lezzetli. Tavsiye ederim.
Toplam 20.50 Euro hesap ödedik.
Yeni eklenecek şehirlerle ilgili anında bilgi sahibi olmak için hemen Facebook, Twitter, Instagram ve Google+ hesaplarımı takip edin.
Yazımla ilgili yorumlarınızı bekliyorum.