Pisa Havaalanı

Bayram tatilimizi geçirmek üzere İtalya’ya gittik. THY, 2014 yılında Pisa Havaalanı’na(Aeroporto Galileo Galilei) gitmeye başladı. Havaalanı tahmin edebileceğiniz üzere çok küçük. Körük yok, o yüzden uçaktan merdivenle inip terminal binasına yürüyorsunuz. Pasaport kontrolünde de 2 gişe var. O yüzden gittiğinizde uçaktan önce inip pasaport kontrolünden hızlıca geçmenizi tavsiye ederim.

Dönüşte de havaalanında toplam 5 tane free shop dükkanı var. Bunlardan 4’ü pasaport kontrolünden önce, 1 tanesi sonra. Pasaport kontrolünden sonraki free shop’ta neredeyse hiçbirşey yok diyebilirim, diğerlerinde de alabilecekleriniz kısıtlı. Beklentiniz düşük olsun. Doğru düzgün makarna bile yok, olanlar da çok pahalı.

Pisa Havaalanında Araç Kiralama

Havalanının kapısından çıktıktan sonra sağda üzerinde Rent a Car yazan bir durak var. Araç Kiralama ofislerinin olduğu bina 500 metre ileride olduğundan ücretsiz servis koymuşlar. 10-15 dakika bir ring sefer düzenleniyor.

Ring servisine binip araç kiralama ofislerinden Hertz’e gittik. Buradan aracımızı kiralayıp hemen binanın yanındaki otoparktan aracımızı teslim aldık. Türkiye’deyken telefonuma TomTom Western Europe navigasyon uygulamasını yüklemiştik. Gitmeden önce eğer araç kiralıyorsanız navigasyon uygulaması yüklemenizi tavsiye ederim.

Daha önce Pisa’yı gezdiğimiz için direkt havaalanından La Spezia’ya gitmek üzere yola koyulduk. Pisa’da gezilecek yerler ve ulaşımı anlattığım geziyazılarıma buradan ulaşabilirsiniz.

La Spezia

La Spezia’da My One Hotel‘de kaldık. Tüm seyahatimiz boyunca kaldığımız en kötü oteldi diyebilirim. Kesinlikle kalmanızı tavsiye etmeyeceğim bir otel maalesef.

La Spezia’daki otelimizi arabamızı parkedip, valizlerimizi odaya bıraktıktan sonra ilk gün La Spezia’yı ve Portovenere’yi gezmek üzere düştük yollara. Otelimiz La Spezia’nın içerisinde olduğu için ve özel olarak gezilecek bir yeri olmadığı için sokak aralarında dolaştık. Küçük bir İtalyan şehri.

Portovenere

La Spezia’da deniz kenarına doğru yürüdük. Rıhtımda Portovenere’ye de giden tekneler var ama biz gittiğimizde hafif yağmur vardı. Denizde fırtına olabilir riskine karşın kepenkleri kapatmışlardı. O yüzden Via Domenico Chiodo(Via İtalya’daki sokak ve caddelerin başına ekleniyor) üzerindeki Via Chiodo Giardini durağından otobüse bindik. 11P nolu hat Portovenere’ye gidiyor. Yolculuk virajlı yollardan yaklaşık 40 dakika sürüyor. Biletimizi otobüste şoförden 3 Euro aldık, durağın etrafında bilet satan bir yer bulamadık.

40 dakikalık yolculuğu ardından Portovenere’deyiz. Burası küçük, Portofino kadar turistik olmayan bir balıkçı kasabası. Bölge olarak İtalya’nın Liguria bölgesinde yer alıyor ve tipik rengarenk Liguria evlerinden oluşuyor.

Sahil boyunca en sona kadar yürüdük. Sahilin şeridinin en sonunda Le Bocche restaurantında yemek yemeye karar verdik. Restaurantın manzarası Portovenere’nin yakınında 3 adadan en büyüğü olan Isola Palmaria’ya bakıyor. Bu 3 adaya da günde 2 kez tekne turu düzenliyor ve adanın etrafı gezdiriliyormuş ama biz gittiğimizde tekneler hava şartlarından dolayı çalışmadığından gezemedik maalesef.

Le Bocche, deniz kenarında güzel bir yer. Yemek olarak midyeli spagetti ve kırmızı şarap söyledik. Şarabı Cinque Terre(5 köy) bölgesinin şarabıydı ve çok güzeldi, aslında midyeli spagetti de kötü diyemem ama çok az pişirmişlerdi. Bizlere göre daha çiğ yediklerini biliyorum ama bu gerçekten az pişmişti Karnımız çok aç olduğundan çok da sorun etmeden yedik yemeklerimizi.

Avrupa’da kırmızı şarap soğuk içilmiyor, sadece beyazı soğutuyorlar. O yüzden soğuk şarap içmek isterseniz beyazı tercih etmelisiniz.

Tüm İtalya’da olduğu gibi dakikalarca garson kovalayıp, “Hesabı getirmeyi unuttular mı acaba?” dedirtecek kadar bekledikten sonra hesabı ödeyip kalktık.

Le Bocche’ye gelmeden önceki merdivenlerden yukarı çıkıp; gotik tarzda yapılan 1198 yılında inşa edilmiş Aziz Peter(Chiesa di San Pietro) ve Romanesk mimari tarzında yapılan 1098 yılında inşa edilmiş  Aziz Lawrence(Chiesa di San Lorenzo) kiliselerinin olduğu alana çıktık.

Meydanın tepedeki Aziz Peter Kilisesi’ne çıkarken sağdaki bölmeden deniz kıyısına inilebiliyor. Güzel bir manzara sizi karşılıyor, ayrıca denizi izlemek için betondan bölmeler var.

Tekrar meydana dönüp merdivenlerden inmeden düz devam ettiğinizde dar bir sokak(Via Capellini) karşınıza çıkacak.

Via Capellini dar bir sokak, birkaç hediyelik eşya dükkanı ve zeytinyağı, makarna gibi yerel gıdalar satan dükkanlar var.

Sokak içerisinde Il Gelato artigianale adındaki dondurmacıyı gördük. Giderseniz Nutella’lı dondurmasını tavsiye ederim.

Sokaktan devam ettiğinizde bir meydana çıkacaksınız. Burada solda taş binanın altında Pro Loco adında bir dükkan var. Otobüs bileti bir tek burada satılıyor ve otobüs şoföründen aldığınıza kıyasla daha uygun fiyatlı. Dönüş biletinizi buradan alabilirsiniz.

Yemek yememizi de dikkate alırsak 2-3 saatte Portovenere’yi gezdik. Dönüş için yine otobüsten indiğimiz son durağa yürüdük.

Otobüste biletinizi mutlaka sarı cihazlara takarak onaylatmayı unutmayın, sadece bilet almanız yeterli değil. Onaylatmazsanız ve kontrol yapılırsa ceza yazıyorlar.

Portovenere’den dönüşte otobüsün sağında oturmanızı tavsiye ederim. Hem denizi hem de yol boyunca Le Grazie kasabasının manzarasını izleyerek yolculuk yapabilirsiniz.

La Spezia’ya döndükten sonra eşimle birlikte şehrin sokaklarını dolaşıp, akşam yemek için Tripadvisor’dan bir yerler bakmaya başladık. L’Osteria della Corte listenin en üstlerinde yer alıyor. Ayrıca Michelin rehberinde de olan bir restaurant.

Restaurantın yerini harita üzerinde görmek için lütfen tıklayın.

Yeni eklenecek şehirlerle ilgili anında bilgi sahibi olmak için hemen Facebook ve Twitter hesaplarımı takip etmeye başlayın.

Yazımla ilgili yorumlarınızı bekliyorum.

İyi seyahatler