Yolculuk & Havalimanından Şehir Merkezi’ne Geliş
Londra’ya THY, Pegasus, British Airways, Atlas Jet şirketlerinin direkt uçuşları var. İngiltere tüm pasaport türlerinden vize istiyor. Vize başvurunuzu Teleperformance adlı şirket aracılığı yapabiliyorsunuz. Başvuru formu, vize ücretinin kartla ödenmesi, evrak teslimi ve parmak izi vermek için randevu alınması işlemlerinin hepsi internet üzerinden yapılıyor. Konsolosluk sayfasından detaylı bilgi alabilirsiniz. Vize sürelerinin çok kısa olmadığını hatırlatmak isterim. Eğer fast track olarak adlandırılan ve başvurunuzun 5 iş günü içinde sonuçlanmasını sağlayan ek hizmet almadıysanız, vizenizinin sonuçlanması süresi 10 günü, belki daha uzun süreyi bulabiliyor. Bizim daha önce almış olduğumuz İngiltere vizesi olmasına rağmen 10 günde geldi.
Türkiye’deki havaalanındayken İngiltere yolcuları için ayrı kontuarlar açıldığını göreceksiniz. Sebebi valizini teslim etmek için beklediğiniz kontuar sırasında görevliler valizinizi siz mi yaptınız, ne için Londra’ya gidiyorsunuz gibi birkaç soru soruyor. Sonrasında da pasaportunuzun kılıfına “OK” yazan bir sticker yapıştırıyor. Uçaktayken Birleşik Krallık’a peynir, et, tarım ürünleri vs. götürmediğinizi, nerede kalacağınızı ve kimlik bilgilerinizi içeren bir form dağıtılıyor. Bu form Londra’daki havaalanında da bulunuyor ancak zaman kaybını önlemek için uçaktayken doldurabilirsiniz. Bu formla birlikte pasaport sırasına giriyorsunuz. Sıra size geldiğinde parmak izinizi alıyorlar ve nerede kalacağınızı, ne zaman döneceğinizi ve dönüş uçak biletinizi vs. görmek istiyorlar.
Londra’nın ana havaalanı Heathrow. Gatwick ve Stansted ise Heathrow’a göre daha küçük havaalanları. Stansted ve Gatwick’te 15 dakika içerisinde pasaport işlemlerimizi tamamladık. Heathrow’da ise yarım saat kadar sıra bekledik. THY 2014 yılının Ağustos ayından beri Heathrow’un 2 nolu terminali olan Queen’s Terminal’ı kullanıyor. Pasaport kontrolünden geçtikten sonra büyük tabelalarla Stansted’te Stansted Express ya da Airport Express; Gatwick’te ise Gatwick Express yazılarını göreceksiniz. Heathrow’dan ulaşımda ise 2 alternatifiniz var. Biri Heathrow Express, diğeri ise Londra metrosu olan Tube. Heathrow Express ile Londra’daki Paddington istasyonuna 15 dakikada hızlı trenle ulaşabiliyorsunuz. Diğer ulaşım yöntemi olan Londra metrosu ile ulaşım ise Piccadily hattı ile sağlanıyor. Piccadily hattı Heathrow’a giden tek metro hattı. Metroyla ortalama 40-45 dakikada şehir merkezine ulaşabiliyorsunuz.
Gatwick’te Türk Havayolları havaalanının kuzey terminaline iniyor. Gatwick Express ise güney terminalinde yer alıyor. Pasaport sırasından geçtikten sonra Gatwick Express’in bankosundan ya da daha önce Gatwick Express’in internet sitesinden indirimli bilet alabilirsiniz. Biletinizle South Terminal(Güney Terminali) tabelalarını takip ederek güney terminaline ulaştıktan sonra Gatwick Express yazılarını takip ederek tren istasyonuna ulaşabilirsiniz. Yolculuk direkt Victoria Station’a yapılıyor ve 30 dakika sürüyor. Gatwick Express’in internet sayfasına ulaşmak için lütfen tıklayın.
Stansted Express’te ise, havaalanında Stansted Express yazılarına takip ederek istasyona ulaşabilirsiniz. İstasyonda Stansted Express’in bürosu da var. Oradan da destek alabilirsiniz. Gidiş-dönüş biletleri daha uygun fiyatlı oluyor. Yaklaşık 45 dakikada trenler şehir merkezindeki Liverpool Street durağına gidiyor. Stansted Express’in sayfasına ulaşmak için lütfen tıklayın.
Liverpool Street büyük bir terminal binası, aynı zamanda 3 tane metro hattı geçiyor. Londra’da metroya underground deniyor, günlük dilde de “Tube”.
Tube haritasını tüm metro istasyonlarından matbu olarak ücretsiz alabileceğiniz standlar var ancak seyahat planınızı yapmak için haritayı buradan yükleyebilirsiniz.
Londra metrosu Avrupa’da gittiğim birkaç yerdeki en iyi metrolardan biriydi. Dünyanın ilk metrosu(10 Ocak 1863’te açılmış) olan Londra metrosu, çok eski olmasına rağmen trenleri, koltukları yenilenmişti. Haritasında da göreceksiniz zaten, Londra metrosu toplam 9 bölgeden(zone) oluşuyor. Biletleri de bu bölgelere göre alıyorsunuz. Örneğin 1 ve 2. bölgede geçerli bir biletle 3.bölgede yakalanırsanız ceza ödemeniz gerekiyor. Biz gittiğimizde kolaylık olması için Liverpool Street’teki metro istasyonunun girişindeki gişeden Oyster card(Türkiye’deki İstanbulkart gibi) satın aldık ve karta 7 gün sınırsız ulaşım eklettik. Bunun dışında yine 1 hafta geçerli Travelcard’lardan da alabilirsiniz. Zone’lara ve kullanım sürelerine göre fiyatları değişiyor. Oystercard ve Travelcard’la ilgili bilgilere linkten ulaşabilirsiniz. Metro haritası(Tube map) için tıklayın. Oyster kartınızı kullandıktan sonra depozitosunu kartı metro istasyonlarının içerisindeki bilet satılan ofislere iade ederek geri alabilir ya da tekrar Londra’ya gidecekseniz saklayabilirsiniz. Biz 4 yıl sonra gittiğimizde kartı yanımızda götürdük. Depozito ücreti ödemeden yeniden kullanabildik.
Metronun neredeyse her durağında Mind The Gap(Boşluğa Dikkat Edin) yazısı görecek ve anons olarak da duyacaksınız. Trenle istasyon arasındaki boşluğa binerken ve inerken dikkat edilmesi için yazılmış. Mind The Gap yazılı t-shirtleri ve anahtarlıkları hediyelik eşya dükkanlarında da sıkça görebilirsiniz.
İlk seyahatimde kırmızı renkli metro hattı olan Central line üzerindeki Queensway istasyonunun yakınında bir otelde kaldık. O yüzden Stansted Express’ten Liverpool Street’te indikten sonra central line’a geçip kalacağımız yere gittik. Hyde Park’ın karşısında, etrafında birçok hostelin olduğu bir yerdeydi. İnternetten gördüğümüzle uzaktan yakından ilgisi olmayan, klimasız, giriş katında, yatağından demirlerin, tuvaletinden böceğin çıktığı bir yerdi. Olur da denk gelip internetten siz de 8-18 Inverness Terrace, Bayswater W2 3HU London adresindeki Hype Park Executive Apartments’ta kalmak isterseniz, bir kez daha düşünün. Lokasyon dışında hiçbir iyi tarafı yoktu.
Sonraki seyahatimde Circle Line üzerindeki High Street Kensington durağına yakın bir konumda olan Kensington Close Hotel’de kaldık. Bu otelin lobisi çok güzeldi, eşyaları yenilenmiş bir otel. Executive odada kalmamıza rağmen oda çok küçüktü. 2 kişilik yatak yerine iki yatağı birleştirip sabitlemişlerdi, odanın penceresi yok denecek kadar küçüktü. Personeli güleryüzlü ve fiyatı Londra’ya göre uygun olduğundan kaldık.
Son seyahatimde ise Tower Bridge’in yanındaki Tower Hotel’de kaldık.
Oxford ve Regent Caddeleri & Piccadily Circus
Odaya bavullarımıza bıraktıktan sonra metroyla alışveriş mağazalarının olduğu Oxford Circus durağına gittik. Oxford Street ve Regent Street’te H&M, Burberry’s, Hamleys(1760 yılında kurulmuş olan oyuncak mağazası) gibi mağazalar var.
Piccadilly Circus’taki Pizza Express’te pizza yedikten sonra biraz daha etrafta dolaştık. Piccadilly Circus metro istasyonunun çaprazında orta büyüklükte bir Tesco market var. Buradan yarın kahvaltı için yiyebileceğiniz sandviçler alabilirsiniz.Oxford Street’te akşam 7’de tüm mağazalar kapanıyor. Bu nedenle alışveriş için gündüz saatlerinizi ayırmanız gerekiyor. Oxford Street’i kesen Regent Street üzerinde de birçok mağaza var. Buradan aşağıya doğru yürüyerek Piccadilly Circus’a ulaşabilirsiniz. Piccadilly çok büyük olmayan bir meydan. Ortasında bir melek heykeli var, etrafında insanlar yerlerde oturuyorlar. Bu civardaki caddelerde mağazalar ve restaurantlar olduğundan çok kalabalık oluyor. Şehrin heryerinde olduğu gibi buralarda da çift katlı kırmızı otobüsler, siyah renkli taksiler ve kırmızı telefon kulübelerinden bolca var.
Kingsman
Piccadily Meydanı’na çok yakın bir yerde Kingsman filminde geçen giyim mağazası yer alıyor. Orjinal adı Huntsman.
Trafalgar Meydanı (Trafalgar Square) – The National Gallery
Londra’nın en büyük meydanı Trafalgar’a Charing Cross metro durağında inerek ulaşabilirsiniz. Charing Cross’tan Bakerloo ve Northern hatları geçiyor.
Meydanda 13-20. yüzyıl arasında yapılmış olan tabloların olduğu The National Gallery bulunuyor. Müzeye giriş ücretsiz.
Phantom of The Opera(Operadaki Hayalet)
İyi ki gitmişiz dediğimiz mükemmel bir müzikaldi. Sahne, dekor, seslendirme, opera binasının ambiyansı, oyuncular kısaca herşey büyüleyiciydi. Londra seyahatinizde eğer daha önce gitmediyseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
Londra’da Operadaki Hayalet Her Majesty’s Theater binasında gösteriliyor. Bakerloo ya da Piccadily metro hatlarının Piccadily Circus durağında indikten sonra aşağıya doğru Haymarket Caddesi boyunca yürüdüğünüzde sağda kalıyor. Bu caddede ayrıca başka oyunun sergilendiği Theatre Royal Haymarket var.
Operadaki Hayalet müzikalinin internet sitesine ulaşmak için lütfen tıklayın.
2.gün
Thorpe Park
Hayatımda hiç eğlenmediğim kadar eğlendiğim, Londra’ya her gittiğimde istisnasız koşarak gideceğim yere gittik, Thorpe Park. Burası Disneyland’tan farklı olarak gençlerin gidebileceği büyük bir eğlence parkı. Çocuklara yönelik bir yer değil. Parkın içinde yürürken her yerden çığlık sesleri geliyor Parka gitmek için öncelikle gri renkteki Jubilee, siyah renkli Northern ya da kahverengi renkteki Bakerloo metro hatlarının geçtiği Waterloo durağına gitmeniz gerekiyor. Waterloo, şehir dışına giden trenlerin de kalktığı büyük bir istasyon. Buradan Staines istasyonuna giden South West trenlerine binmeniz gerekiyor. Bilet almak için istasyonun sağ tarafında 5-6 tane gişe var. Ayrıca makinalardan da bilet alabiliyorsunuz.
South West Trains‘in internet sayfasına giriş yaptıktan sonra From kısmına London Waterloo(WAT), To kısmına ise Staines(SNS) yazıp tarih ve saat tercihinizi seçerek tren saatlerine ve ücret bilgilerine ulaşabilirsiniz.
Waterloo istasyonu dediğim gibi büyük bir yer. Büyük ekranlarda sizin gideceğiniz trenin numarası ve hangi hat numarası üzerinden kalkacağı yazıyor. Buraları takip edip, hareket saatinden önce trenin kalkacağı yeri önceden öğrenmeniz iyi olur.
Waterloo istasyonunda yiyecek alabileceğiniz birçok yer var. Mc Donald’s, Cafe Nero ve Marks & Spencer’dan yemek alabilirsiniz. Türkiye’dekinin aksine Marks&Spencer Londra’da bir market ve çok güzel sandwichler satıyor. Özellikle mayonezli tavuklu sandwichlerini tavsiye ederim. Turşu sevmediğimden bu sandwichi çok beğendim.
Bindiğiniz trene göre değişiyor ancak 40-55 dakika arasında süren bir yolculukla Staines durağına ulaşacaksınız. Zaten yaz aylarında gidiyorsanız ki, havanın güzel olması park açık bir alanda olduğu için şart, birçok gencin bu istasyona geldiğinde trenden indiğini göreceksiniz.
Staines istasyonu‘nun haritasından da net anlaşılıyor. Ancak tarif etmek gerekirse, trenden indikten sonra istasyonun üzerinden geçen yaya geçidiyle istasyonun sağ tarafına gidip buradan kalkan otobüslerle Thorpe Park’a ulaşabilirsiniz. İstasyondan Thorpe Park’a giden Sullivan Buses firmasının otobüsleri var. 950 numaralı hat, direkt Thorpe Park’a gidiyor. Otobüs yolculuğu yaklaşık 15-20 dakika kadar sürüyor. Sayfasından detaylı bilgi alabilirsiniz.
Thorpe Park’a giriş biletlerini kesinlikle internetten, parka gitmeden önce almanızı tavsiye ederim. Hem daha ucuz, hem de sırası daha az. Biz gittiğimizde internetten bilet almayanların bilet kuyruğunun ucu gözükmüyordu. İnternetten bilet almamıza rağmen farklı bir sıraya girip bilgisayar çıktısını matbu bilete dönüştürmek için yarım saat kadar sıra bekledik. Ama şimdi websitesinden gördüğüm kadarıyla bu işlem için kapı girişine makinalar da koymuşlar, matbu bileti alma işiniz daha kolay olacaktır.
Parkın içine girdiğinizde zaten hangisine gideceğinizi şaşırıyorsunuz, burası tam bir rollercoaster cenneti
Benim önereceklerim :Parkın içindeki makinaların bazılarında çok uzun kuyruklar oluyor. Kuyrukların başladığı yerde ortalama kaç dakika bekleyeceğiniz yazıyor. Bu kuyrukların önüne geçmek için ayrıca ücret ödeyerek fast track denen kartlardan satın alabiliyorsunuz. Bu kartlar sizi zamandan tasarruf ettiriyor. Tek kullanımlık olan bu kartlar, bütün kuyruğun önüne geçmenizi sağlıyor. Fast track tüm makinalarda yok, ayrıca hepsi için fast track almaya gerek de yok. Kuyrukta bekleme sürelerine bakarak içerideki Fast track satılan bürodan(Samurai’nin yanında yer alıyor. Park haritası “Fast Track i” olarak logosu var) satın alabilirsiniz. İki tane sorun var, birincisi fast track kartlarının üzerinde saatler var. Yani siz fast track bileti satın aldıktan sonra üzerinde yazan saat aralığında o makinaya binmelisiniz, yoksa bilet geçersiz oluyor. Boşuna para ödemiş oluyorsunuz. İkincisi de bu biletler belirli bir adette satılıyor. O yüzden kalmama olasılığı da var, kalmazsa da sıra bekleyerek istediğiniz makinaya binebilirsiniz.
- Stealth : 15 saniye kadar sürüyor ama o kadar hızlı ki, mideniz ağzınıza geliyor. Çok keyifli ama aç karnına ya da yeni yemek yedikten sonra binmemenizi tavsiye ederim Fast track’e değer.
- Saw-The Ride : Muhteşemdi, en güzeli buydu. Zaten videosunu da ekledim, oradan ya da Thorpe Park‘ın sayfasındaki Rides bölümünden videolara ulaşabilirsiniz. Saw-The Ride’a bindiğiniz andan itibaren sizi kamera çekmeye başlıyor. Sonunda da çıkıştaki mağazadan DVD olarak videonuzu alabiliyorsunuz. Biz gittiğimizde sadece bu makinada vardı DVD çekimi. Çok keyifli oluyor sonradan izlemesi, tavsiye ederim almanızı. Ayrıca birçok makinanın çıkışında bir hediyelik eşya dükkanı var. Buradan çok güzel bardaklar, mouse pad’leri(sizin o makinadayken çekilmiş fotoğrafınızın olduğu) vs. alabilirsiniz. Biz gittiğimizde çok kuyruk yoktu, ama fast track almaya değer.
- Slammer : Tatilya’ya gitmiş olanlar bilir, burada Alabora vardı. Slammer da ona benziyor, dev bir salıncak aslında.
- Detonator – Daire biçiminde oturduğunuz ve sizi bir kancanın yukarı çektiği platform düşünün. En tepeye çıktığınızda kanca platformu bırakıyor ve yere düşüyorsunuz. Son anda duruyor tabi ki ama mideler ağıza geliyor yine
- Colossus : Mutlaka binmeniz gerekiyor, sırası çok uzun oluyor genelde. Biz fast track satın almıştık. Videosundan da izleyebilirsiniz, özellikle birkaç defa trenin 360 derece döndüğü girdap bölümü çok eğlenceli.
- Nemesis Inferno : Yine mutlaka binmeniz gerekiyor, Colossus tarzında ama bacaklarınızın da serbest olduğu bir oturma şekli var. Çok keyifli, tavsiye ederim. Çok kuyruk oluyor, fast track alınabilir.
- Logger’s Leap : Bu kadar adrenalinden sonra çok bir keyif vermiyor ama sulu olan birşeye binmek için ideal. Zira en az ıslandığınız alet bu. Tidal Wave çok ıslatıyor, onun için parkın girişinde özel bir ıslanma alanı bile var. Tidal Wave’e binenlerin kaydıraktan inerken çıkardığı suyla ıslanmak isteyenler burada bekliyor.
- Samurai : Fena değildi, vaktiniz kalırsa binebilirsiniz.
- Rush : Parkın kapanmasına yarım saat kala sırasına girerek son kez heyecan yaşamak istedik. Fena değildi, vaktiniz kalırsa binebilirsiniz.
Covent Garden, Leicester Square, Soho ve Chinatown
Piccadilly Circus, Covent Garden, Leicester Meydanı, Soho ve Chinatown(Çin Mahallesi) birbirine çok yakın yerler. Haritayla kolaylıkla yürüyerek gezebilirsiniz.
Covent Garden üstü kapalı ufak bir alışveriş merkezi. İçerisinde Türkiye’de de olan Shake Shack Burger var.
Covent Garden’ın olduğu meydanda Jubilee Market Hall adında ufak bir hediyelik eşya ve giyim pazarı var. Fiyatları biraz daha makul.
Pazarın hemen yanında Londra Ulaşım Müzesi(London Transport Museum) var. Ağırlıklı olarak metro ve otobüslerle yapılmış envaiçeşit hediyelik eşya bulabilirsiniz.
Meydanda dışarı oturabileceğiniz restaurantlar da var.
Ulaşım : Piccadily metro hattının Covent Garden durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Chinatown, Leicester Square metro istasyonuna çok yakın olan Gerrard Caddesi üzerinde. Burada Çin restaurantları bulunuyor. Yemek yemeseniz de gezmenizi tavsiye ederim, güzel bir yer.
Covent Garden ve Leicester Square, restaurantların olduğu çok kalabalık yerler. Ayrıca Covent Garden’da Oxford Street’ten daha çok mağaza var. Buralarda yemek yiyebilirsiniz. Hemen yakınındaki Soho ise daha çok barların olduğu bir yer.
3.gün
Greenwich
Greenwich bildiğiniz gibi dünyanın başlangıç meridyenin olduğu yer. Londra’nın bir kasabası olan Greenwich’e; metroyla, otobüsle ya da motorlarla gidebiliyorsunuz. Hem şehrin silüetini görüp Thames Nehri üzerinde şehir turu yapmak hem de Greenwich’e gitmek için biz motorları tercih ettik.
Motorlara binmek için önce metroyla Embankment durağına gittik. Metro istasyonundan çıktığınızda Embankment Pier tabelalarını göreceksiniz. Nehir kenarına doğru yürümeniz yeterli. Buradan Thames Clippers adındaki teknelere binip Greenwich iskelesinde ineceksiniz. Bir de North Greenwich iskelesi var, onda değil sadece Greenwich olanda inmeniz gerekiyor.
TFL(Transport for London)’ın sayfasındaki From kısmına Embankment Pier, To kısmına ise Greenwich Pier yazıp tarih ve saat seçerek Embankment durağından Greenwich’e giden motorların saatlerini öğrenebilirsiniz. TFL’nin sayfası için tıklayın.
Greenwich’e 35-40 dakikalık bir yolculuktan sonra geldik. İskelede indikten sonra dümdüz yürüyerek bir büyük parka geldik. Greenwich Gözlemevi de bu parkın içerisinde yer alıyor. Royal Observatory yazan tabelaları takip edip tepe bir yere tırmanarak gözlemevini bulduk. Burası da turistik bir yer olduğundan kalabalıktı. Girişi ücretsiz.
Açıkçası Greenwich Gözlemevi’nde pek birşey yok. Sadece başlangıç meridyeninde olmak güzel. Onun dışında gezip göreceğiniz pek birşey yok. Hediyelik eşya mağazası var gözlemevinin içinde. Orada güzel hediyelik eşyalar vardı, onlardan alabilirsiniz.
Dönüşte parktan çıkıp iskeleye doğru yürürken solda Greenwich Market dikkatimizi çekti.
Değişik ürünler ve yiyecekler satılıyor.
Tekneyle dönerken Tower Bridge’in açık olduğunu da gördük. Dönüşte Bankside Pier(İskele)’de inip nehir boyunca yürüdük. Bu yola Queensway(kraliçenin yolu) deniyormuş. Nehir kenarında yemek yenebilecek güzel yerler var ancak aşırı kalabalıktı. Biz masa bulamadık mesela birinde. Londra’nın her yerinde görebileceğiniz Pret A Manger dükkanından sandwich alıp gezmeye devam ettik. Bizim gitmediğimiz ancak bu civarda bulunan Shakespeare Müzesi, London Aquarium(Londra Akvaryumu) ve Tate Modern(Modern Sanat Müzesi) de eğer ilginizi çekiyorsa gezilebilecek yerler.
Thames Nehri ve Londra Köprüsü
The Shard
Londra Köprüsü’ne doğru yürüdüğünüzde daha yakından göreceğiniz ancak birçok yerinden de görülebilen Avrupa Birliği’ndeki en uzun bina olan The Shard binası 2009-2012 yılları arasında yapılmış. 72 katlı ve 309 metre yüksekliğindeki binanın en üst katına bilet alınarak çıkılabiliyor. Bilet fiyatlarına ulaşmak için lütfen tıklayın.
Big Ben ve Parlamento Binası
Londra köprüsünden nehrin diğer tarafına geçip Big Ben ve Parlamento Binası’nın olduğu yere gittik.
British Museum
British Museum dünyanın farklı yerlerinden getirilmiş onlarca sanat eserinin olduğu bir müze. Giriş ücretsiz. Central ve Northern metro hatlarının geçtiği Tottenham Court Road metro istasyonunda inip, müzenin tabelalarını takip ederek 7-8 dakika yürüme mesafesindeki müzeye ulaşabilirsiniz.
Müze çıkışında yorgunluktan bitap düştük ve yemek yemek için Covent Garden’a gittik. Spaghetti House’da yemek yedikten sonra Notting Hill Gate’e gittik.Nemrut’tan ve Bodrum(Halikarnassos adıyla)’dan getirilen eserler var.
Notting Hill Gate
Metrodan indiğinizde ne var ki burada diyeceğiniz ama güzel olan Portobello caddesinin ana caddenin biraz ilerisinde gizlendiği bir yer Notting Hill Gate. Metroyla Central, Circle ve District hatlarının Notting Hill Gate durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Metrodan çıktığınızda istasyonun karşısındaki Pembridge sokağından içeriye girin. İlerdeki yol ayrımında sağdan devam ettiğinizde 100 metre ilerde solda Portobello Road‘un başlangıcına geleceksiniz. Yine de ne var ki burada diyeceğinize eminim ama yoldaki evleri izlemeye devam edin. Yokuştan aşağıya inmeye başladığınızda asıl güzel olan yere ulaşmış olacaksınız. Pasta gibi evler ve dükkanların olduğu çok güzel bir sokak Portobello.
Vaktiniz varsa gezmenizi tavsiye ederim.
Tower of London(Londra Kalesi) ve Tower Bridge(Kule Köprüsü)
Gündüz Greenwich’e giderken gördüğümüz Londra Kalesi ve Kule Köprüsü’nü yakından görmek için Tower Hill metro istasyonunda indik.
4.gün
Burberry Outlet
Sabah kalkıp Londra’nın yaklaşık 1 saat kadar dışındaki Burberry’nin fabrika satış mağazasına gittik. Mağazaya gitmek için kırmızı olan Central line üzerindeki Marble Arch metro durağında indikten sonra doğu yönüne yürüyerek Portmand Street’e geleceksiniz. Buradan yolun sol tarafında durup caddenin kuzeyine doğru giden 30 nolu otobüse binmeniz gerekiyor. Zaten burası 30 nolu hat için ilk durak.
Yolculuk eğer trafik yoksa yaklaşık 1 saat kadar sürüyor. Portmand Street/Marble Arch durağından bindikten sonra Morning Lane/Trelawney Estate durağında inmeniz gerekiyor. Geldiğinizi anlamak için kolay yöntem, inmenize çok az bir mesefa kala büyük bir Tesco market göreceksiniz. Marketi gördükten sonra otobüsten ilk durakta ineceksiniz. İndikten sonra otobüsün gittiği yöne doğru yürüyüp 2.sokaktan sağa döndüğünüzde mağaza karşınıza çıkacak.TFL’nin sayfasından 30 nolu hat için hareket saatlerine bakabilirsiniz. Sayfaya ulaşmak için tıklayın. Açılan sayfadaki Bus timetable-route number bölümüne 30 yazmanız ve sonrasında bineceğiniz durağı seçmeniz yeterli.
Yolda The British Library(Britanya Kütüphanesi) ve Madame Tussauds müzesinin(balmumu heykeller bulunuyor) önünden de geçeceksiniz. Otobüsler kırmızı çift katlı, o yüzden eğer üst katta en öne oturursanız şehir turu da yapmış olursunuz. Otobüs hattı boyunca Türk mahallelerinin arasından geçiyor, otobüsten indiğiniz yer de çok güzel değil açıkçası. Gece geç saatte gidilmez.
Burberry Outlet Mağazası-Adres : 29-31 Chatnam Pl. London E9 6LPDönüşü de yine aynı yöntemle 30 nolu hatta binerek yapabilirsiniz.
Açık olduğu saatler : Pazartesi-Cumartesi 10:00-18:00 / Pazar 11:00-17:00
Madame Tussauds Müzesi
Müzede birçok ünlünün balmumu heykeli bulunuyor. Madame Tussauds 1850 yılında ölmeden önce buradaki müzeyi kurmuş. Günümüzde Londra’dakinin dışında başka yerlerde de müzeleri var. Müzede içlerinde Atatürk’ün de olduğu birçok devlet adamının balmumundan yapılmış heykelleri var. Ayrıca şarkıcı, oyuncu, futbolcu gibi farklı bölmelerde heykeller yer alıyor.
Müzenin orta kısmında bu bölmelerden birine geçiş yapılırken iki seçenek sunuluyor. Bunlardan bir tanesi direkt diğer bölüme geçiş, diğeri ise korku tünelinden geçerek gitmek. Biz korku tünelinden geçerek gitmeyi tercih ettik. Tünele girmeden önce 15 dakika kadar sıra bekledik. Bu sırada direktifler verildi. İçeride insanların olduğu, onların bize dokunamayacağı, bizim de onlara dokunmamızın istendiği duyurulardan sonra korku tüneline girdik. Sürekli köpek havlaması ve siren seslerinin duyulduğu karanlık bir yerde yürüyorsunuz. Karşınıza birden kanlar içinde biri çıkıyor ya da kıyafetleri yırtılmış bir adam bir anda yanınızda beliriyor. Ben bana dokunamayacakları bilgisini aldığımdan pek korktum diyemem ama tedirginlik oluyor aniden nereden çıkacaklarını bilmediğimden.
Müzenin son bölümü ise en keyifli yerdi. Kayan bir bant üzerinde giden bir siyah İngiliz taksisine binip İngiltere’nin tarihini anlatan heykellerin, aletlerin olduğu bir yoldan gidiyorsunuz. Sonunda da bir fotoğraf çekme yeri var. Burada poz vererek çıkışta fotoğraf baskısını alabiliyorsunuz. Müzenin sonunda bir hediyelik eşya dükkanı da var.
Müzenin önünde bilet kuyruğu oluyor. Tavsiyem gitmeden önce biletini almanız. Ben daha uygun fiyatlı olduğundan London Eye+Madame Tussauds Müzesi kombine biletini almıştım. Bilgisayar çıktısını yanınızda götürdüğünüzde size London Eye’da da kullanabileceğiniz bir bilet veriyorlar.
Madame Tussauds Müzesi’nin internet sitesine ulaşmak için lütfen tıklayın.
London Eye(Londra Gözü)
London Eye kısaca büyük bir dönmedolap. Madame Tussauds müzesinden çıktıktan sonra metroyla Waterloo istasyonuna gidip nehire doğru yürüyerek London Eye’a gittik. Önünde biz gittiğimizde uzun bir kuyruk vardı. Madame Tussauds’dan aldığım bileti, bilet gişesinden gidip onaylattıktan sonra sıraya girdik. Yaklaşık 1 saat kadar sıra bekledikten sonra dönmedolaba bindik. Hiç durmuyor ancak binebileceğiniz yavaşlıkta sabit hızla hareket ediyor.
St.Katharine Docks
Londra’da yemek yemek için daha güzel bir yer olamaz sanırım. Bu marina saklı bir cennet gibi. Aslında Tower Bridge’in hemen yanında ama geçiş yerini bulmak biraz güç. Tower Hill metro istasyonundan indikten sonra Tower Bridge’e yürürken yol bir yerde tünel olarak devam ediyor ancak Tower Bridge için sağdaki merdivenlerden çıkılması için ok işareti konulmuş. İşte üstünde St.Katharine Docks yazan tabelası olan bu tünelden devam ettiğinizde bahsettiğim marinaya çıkıyorsunuz.
Buradaki The Dickens Inn restaurantında yemek yedik, tavsiye ederim. Ayrıca marina içindeki Starbucks da mimari açıdan çok güzeldi.
St.Katharine Docks, Tower Bridge’in hemen yanında olduğundan nehir kenarında da güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.
Marinada bir de Guoman adında bir otel var. Üçüncü gidişimde burada kaldım. Fiyat olarak pahalı ama manzarası ve konumu çok iyi.
5.Gün
Buckingham Sarayı
Buckingham Sarayı, İngiliz Kraliyet ailesinin oturduğu yerdir. 1705 yılında Buckingham Dükü için yapılmış büyük bir evden adını almış. 1761 yılında ise Büyük Britanya ve İrlanda Kralı 3.George, evi eşine(Kraliçe Charlotte) satın almış ve kraliçenin evi olarak anılmaya başlanmış. Yapılan tadilat ve genişletme çalışmalarının ardından ilk defa İngiliz Kraliyet ailesinden Kraliçe Viktorya 1837’de Buckingham Sarayı’nda oturmaya başlamış.
Sarayın etrafında büyük bir park var. Sarayın ön kısmında 1911 yapımı tamamlanan Kraliçe Viktorya’ya ait bir heykel var. Heykelin yüzü ağaçlı yola(The Mall) bakıyor.
Buckingham Sarayı’nda genellikle iki gün bir ve yağmurlu olmayan havalarda nöbet değişim törenleri yapılıyor. Oldukça kalabalık olan törenleri izlemek için St.James Park metro istasyonunda indik. Buradaki Buckingham Palace tabelelarını takip ederek saraya ulaşabilirsiniz. Ancak daha uzun bir yol olan ve saraya giden ağaçlı yoldan(The Mall) yürümek isterseniz Charing Cross metro istasyonunda da inebilirsiniz.
Nöbet değişimleri için önce askerler sarayın bahçesinden saraya doğru yürüyorlar ve sarayın kapılarından içeri giriyorlar. Daha sonra da marşlar çalarak nöbet değişimi yapıyorlar. İzlemek için en güzel yer sarayın ortasındaki demir parmaklıkların arkasında beklemek. Çünkü sarayın dışından gelip iç kısımdaki bahçede asıl tören oluyor. Ayakta durarak törenleri izleyebiliyorsunuz. Yaklaşık 30 dakika kadar sürüyor. Size tavsiyem özellikle yaz aylarında gidecekseniz yanınıza mutlaka su alın, çünkü etrafta herhangi bir market ya da büfe yok. Ayrıca törenin başlangıç saatinden önce giderseniz iyi bir yer kapabilirsiniz.
Nöbet değişim törenlerinin tarih ve saatlerini öğrenmek için tıklayın.
Westminster Abbey
Kilise Gotik tarzda inşa edilmiş olup, Parlamento Binası olarak kullanılan Westminster Sarayı’nın karşısında yer alıyor.
Ben filmde gördüğüm için merak edip gitmiştim ama eğer İngiliz tarihi ve kiliseler çok hoşunuza gitmiyorsa içine girmenize gerek yok bence.Kilisede İngiliz kraliyet ailesi ve ünlü bilim adamlarının mezarları bulunuyor. Ayrıca Da Vinci’nin Şifresi filminin de bir sahnesi Westminster Abbey’de geçiyor. Kiliseye giriş için bilet aldıktan sonra size bir audio guide veriyorlar. Maalesef Türkçe seçeneği yok.
Unutmadan, içeride fotoğraf ve video çekimine izin verilmiyor. Adım başı görevliler var ve sürekli uyarıyor.
Kiliseye giriş ücretleri için tıklayın.
Kilisenin açık olduğu gün ve saatler için tıklayın.
Natural History Museum(Doğal Tarih Müzesi)
Girişinin ücretsiz olmasına inanamadığım müze. Metroyla South Kensington durağına geldikten sonra Exhibition Road’u takip ederek müzeye ulaşabilirsiniz. Müzede bazı bölümlere giriş ücretli. Örneğin sadece kurutulmuş kelebeklerin olduğu bir alan kuruluyor ve bu alan için ücret isteniyor. Onun dışındaki heryeri gezmek ücretsiz.
Müze çok büyük olduğundan girişte 1 Sterline müze haritası almanız iyi olur. Müze toplamda 4 ana bölümden oluşuyor.
Red Zone – Volkanlar, depremler ve dev dünya modelleri
Green Zone – Ekoloji
Blue Zone – Dinazorlar, memeli deniz canlıları ve insan vücudu
Orange Zone – Vahşi yaşam
Eğer vaktiniz varsa tüm müzeyi gezebilirsiniz. Benim en keyif aldığım yer blue zone oldu.
Müzede küçük bir hediyelik eşya mağazası var.
Müzenin açık olduğu saat bilgiler için tıklayın.
Science Museum(Bilim Müzesi)
Doğal Tarih Müzesinin hemen yanında Bilim Müzesi yer alıyor. Burada da makinaların gelişimi, araba teknolojisi, trenler, aya yapılan seyahatte kullanılan ekipmanlar vs. yer alıyor. Eğer vaktiniz varsa ve bu tarz şeylere ilgi duyuyorsanız gezilebilecek bir müze. Buraya da giriş ücretsiz. Müzenin girişinde orta büyüklükte bir hediyelik eşya mağazası da var. Buradan çok ilginç ve güzel hediyelik eşyalar alabilirsiniz.
Müzenin açık olduğu saatleri öğrenmek için tıklayın.
Harrods Mağazası
Londra’nın ünlü alışveriş mağazasıdır. Metroyla Knightsbridge istasyonuna gelip Brompton Road çıkışından çıktığınızda Harrods mağazası karşınıza gelecek.
Kraliyet üyeleri buradan alışveriş yaptıkları için mağazada satılan ürünler çok pahalı.
Mağazanın açık olduğu saatleri öğrenmek için tıklayın.
St. Paul Katedrali ve Paternoster Square(Meydanı)
St. Paul Katedrali, 17.yy’da inşa edilmiş ve turistik bir yer. Giriş ücretsiz ancak içeride fotoğraf çekimine izin verilmiyor. Üst katına çıkarak şehri izleyebilirsiniz. Ulaşım için St.Paul metro istasyonunda inmeniz gerekiyor.
Katedralin hemen yanında Paternoster Meydanı var. Küçük ama güzel bir meydan. Köşesinde de bir Starbucks var. Eğer yorulduysanız burada kahve içebilirsiniz.
St. Paul Katedrali’nin internet sitesine ulaşmak için lütfen tıklayın.
Katedrale metronun Central hattındaki St. Paul’s durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Leicester Square(Meydanı)
Leicester Meydanı’nı 2.gün gittiğimizde çok beğenmiştik. Son akşamımızda burada yemek yemeye karar verdik. Gündüz gördüğümüz bu meydan, gece daha da kalabalıktı. Haftaiçi akşam olmasına rağmen sokaklar insan seli.
Leicester Meydanı’ndaki m&m’s World’e mutlaka uğrayın. İçerisinde kıyafet, oyuncaklar ve tabi ki çeşit çeşit çikolatalar var. En güzeli ise m&m’slerin üzerine kendi adınızı ya da seçeceğiniz şekli bastırabiliyorsunuz.
6.gün
Kensington Palace(Sarayı) ve Hyde Park
Son günümüzde sabah erken kalkıp bavullarımızı hazırladıktan sonra, Marks&Spencer’dan aldığımız sandwichlerimiz birlikte kaldığımız dairenin karşısındaki Hyde Park’a gittik. Hyde Park Londra’daki büyük bir park, içerisinde ufak bir gölet ve Prenses Diana’nın boşandıktan sonra kaldığı Kensington Sarayı var. Sarayın içine biz girmedik. 5 gün boyunca havanın güneşli olduğu Londra son gün bizi az da olsa yağmuruyla da tanıştırdı.
Bilet fiyatları ile bilgi için tıklayın.
Sarayın açık olduğu saatler için tıklayın.
Camden Town
Londra’nın en büyük açık hava pazarı Camden Town’da festival havasında bir gezintiye hazır olun. Üzerinde ejderha figürlerinin olduğu dükkanlar ve cıvıl cıvıl caddeleriyle ünlü bir yer burası.
Northern metro hattının Camden Town istasyonunda inerek ulaşabilirsiniz. Mağazaların olduğu caddenin ismi Camden High Street.
Çektiğim birkaç fotoğrafa bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
İstanbul’a Dönüş
Stansted ve Gatwick, ana havalimanları olmadığından free shop mağazaları da küçük. Bilinen markaların mağazaları da yok, örneğin Heathrow Havalimanı’nda Burberry, Hermes gibi birçok mağazanın outleti var ve Queen’s Terminal çok büyük ve güzel.
Stansted Havalimanı’nda yemek yenecek de çok fazla bir yer yok. 1-2 tane fast food restaurantı ve Starbucks var. Gatwick, Stansted’e göre biraz daha büyük. Heathrow’da ise birçok yemek yeri ve oturacak cafe var.
Heathrow’a gittiğinizde pasaportunuzu okutarak valiz fişinizi alabileceğiniz cihazlar yapmışlar. Böylece aslında herşeyi size yaptırıyorlar. Siz sadece görevliye gidip valizinizi bırakıyorsunuz. Eğer kendim yapmak istemiyorum diyorsanız, Türkiye’de olduğu gibi tüm işlemleri yapan görevlilerin olduğu birkaç tane banko ayrılmış ama yoğun saatlerde ciddi sıra beklenebilir.
Heathrow’dan dönerken dikkat etmeniz gereken diğer bir konu, uçağa sıvı alımı konusunda aşırı katılar. Arkadaşımın valizinde parfüm, traş losyonu vardı. Valizi x-ray cihazından geçirip valizini ayırdılar. Daha sonra havalimanı tenha olmasına rağmen 15-20 dakika kadar sıra gelmesini bekledik. Valizi açıldı ve içindeki herşeyi çıkardılar. Ellerinde bulunan ufak bir bez parçasını valizdeki tüm eşyalara sürüyorlar. Sonra bezi küçük bir cihaza koyup test yapıyor. Riskli bir madde yoksa sıvıları kilitli poşete koyup valizinizi geri veriyorlar ama bu süreç çok uzun sürüyor. O yüzden valizinizde sıvı ürün varsa varsa, kabin valizinize koymamanızı tavsiye ederim.
Londra’dan aldıklarınızın vergisi almak için Heathrow ve Gatwick’te Tax Free bankosu var, Stansted’de yok maalesef. Bir tane posta kutusu koymuşlar, kutunun yanından aldığınız formları doldurup fişleri buraya atıyorsunuz ancak bu işlemi yapmadan önce mutlaka gümrük görevlilerine mağazadan aldığınız fişleri onaylatmanız gerekiyor. Tax free ya da custom yazan tabelalarını takip ederek gümrük görevlilerinden bilgi alabilirsiniz.
Vergileri geri alabilmek için alışveriş yaptığınız mağazaya mutlaka Tax Free fişi almak istiyorum diyin. Onlar alışveriş fişinin yanında ayrıca bir fiş veriyorlar. O olmadan başvuru yapamıyorsunuz.
Tax Free kuralları için tıklayın.
—————————————————————————————-
Hediyelik Eşya Dükkanı
Piccadilly Circus’ta Cool Britannia adında bir mağaza var. Fiyatları diğer yerlere göre biraz daha pahalı ama kaliteli ürünler satılıyor. Mağazanın internet sitesinden yeriyle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayın.
Nerede Yenir?
Pizza Express – Piccadilly Circus
İlk gün yemeğimizi Piccadilly Circus’a 5 dakika yürüme mesafesindeki pizza restaurant zinciri olan Pizza Express’te yedik. Restaurant, Piccadilly Circus’taki Haymarket caddesi üzerinde, caddenin, Panton caddesiyle kesiştiği yerde bulunuyor. Karşısında Angus Steak adında bir restaurant zinciri var. Bu civarda yemek yenilebilecek birçok restaurant var. Pizza Express’te çok güzel pizzalar var, ayrıca yanında bize üzerinde kaşar eritilmiş sarımsaklı ekmek getirdiler. Bira olarak da Peroni Nastro Azzurro’yu tavsiye ederim.
İnternet sitesine ulaşmak için lütfen tıklayın.
Adres : 26 Panton House, Haymarket, London SW1Y 4EN
Telefon : +44 20 7930 8044
Thorpe Park (Calypso BBQ)
Karnımız aç olduğundan mı bilmiyorum ama burada yediğimiz tavuk ve cipsleri çok beğendik. Restaurantın adı Calypso BBQ. Park haritasında sol üst köşede, Slammer’ın arkasında yer alıyor. Restauranta gittiğinizde önce kendinize bir boş bir masa bulup, buraya biriniz oturuyorsunuz. Masaların üzerinde numaralar yer alıyor. Bu numarayla sipariş vermek için kasaya gidiyorsunuz ve siparişinizi verip masa numaranızı söylüyorsunuz. Hazır olunca yemekleri masanıza getiriyorlar.
Burada Piri Piri Chicken Burger yedik, yanında da bira olarak Stella söyledik. Birayı Pint olarak yani litrelik alabiliyorsunuz, ya da yarım litre ve 330 ml seçenekleri var. Yemekler geldikten sonra sos standından istediğiniz kadar mayonez, ketçap vs. alabilirsiniz. Tavuk da çok güzeldi ama yanında getirdikleri patates kızartmaları muhteşemdi. Tavsiye ederim.
Pret A Manger
Londra’nın birçok yerinde görebileceğiniz bir sandwich zinciri. Hem sıcak hem de soğuk çok güzel sandwichleri ve tavuklu dürümleri var. Pret A Manger’in internet sitesine ulaşmak için lütfen tıklayın.
Covent Garden(Spaghetti House)
Covent Garden metro istasyonunda indikten sonra mağazaların olduğu cadde boyunca yürüdük(Gap mağazası yönüne). Köşedeki Spaghetti House’a gittik. Çok güzel makarnaları ve Birra Moretti adında güzel İtalyan biraları vardı. Bizim yemek yediğimiz Spaghetti House’un Cranbourn Street şubesiydi. Buraya Leicester Square metro istasyonunda inerek de ulaşabilirsiniz. Etrafında da güzel restaurantlar var.
Adres : 24 Cranbourn Street WC2H 7AB
Telefon : 020 7836 8168
İnternet sitesine ulaşmak için lütfen tıklayın.
The Dickens Inn (St.Katharine Docks)
The Dickens Inn, eski İngiliz barlarından biri. Marinada çok güzel bir konumda bulunuyor. The Dickens Inn’in etrafında başka restaurantlar da var. Özellikle marinanın girişinde sıra sıra dışarıda da masaları olan mekanlar var.
Restaurant 3 kattan oluşuyor. İlk katı bar, ikinci katında pizza, üçüncü katında da ızgara yapılıyor.
Chiquito-Leicester Square
Leicester Meydanı’nın köşesinde güzel bir meksika restaurantı. Barbekü soslu tavuk, ızgara tavuk yedik. Bira olarak da Budweiser ve tekilalı Desperados içtik. Herşey çok güzeldi. Yaz aylarında gidecekseniz mutlaka önceden rezervasyon yaptırın ve mümkünse üst kattaki balkonda oturun. Burada 3 ya da 4 tane masa var ve tüm meydanı görüyor.
Restaurantın internet sitesine ulaşmak için lütfen tıklayın.
Clockjack Oven
Piccadily Circus’ın etrafındaki sokaklarda dolanırken şans eseri bulduğumuz ve çok beğendiğimiz bir restaurant. Normalde rezervasyonla müşteri kabul ediyorlar ama yemek yiyip kalkacağımızı söylediğimizden bize ufak bir masa ayarladılar. Mekan çok küçük, 10 civarında masası var. Soslu tavuklarıyla ünlü.
Biz zeytin tabağı(2,95 £), iki adet 3 parça tavuk(6,95 £), mevsim salatası(3.95 £), iki adet limonata(2,45 £) ve 2,57 £ bahşişle birlikte toplam 28,27 Sterlin hesap ödedik.
Restauranta Bakerloo veya Piccadily metro hatlarının Piccadily Circus durağında inerek ulaşabilirsiniz. Clockjack Oven, Denman Caddesi üzerinde yer alıyor. Google Maps’ten yerine bakmak için tıklayın.
Restaurantın internet sitesinden açık olduğu saatlere ulaşmak ve rezervasyon için lütfen tıklayın.
Gaucho
Londra’daki birkaç tane restaurantı bulunan Gaucho’nun Tower Bridge’deki yerinde yemek yedik. Fiyatları ortalamanın üzerinde ama mekanın içi ve manzarası çok güzel. Gaucho’nın girişindeki meydanda ayrıca Londra Belediye Binası yer alıyor.
Jubilee ve Northern metro hatlarının London Bridge durağında indikten sonra 1 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Google Maps üzerinde restaurantın yerini görmek için tıklayın.
Resturantın internet sitesine ulaşmak için tıklayın. Menü ve fiyatlara da burada ulaşabilirsiniz.
Yeni eklenecek şehirlerle ilgili anında bilgi sahibi olmak için hemen Facebook ve Twitter hesaplarımı takip etmeye başlayın.
Gezi Yazılarım şimdi de akıllı telefonunuzda! Hemen Google Play’den Gezi Yazılarım Android Uygulamasını indirin, yeni eklenen şehirlerle ilgili anında bilginiz olsun.
Yazımla ilgili yorumlarınızı bekliyorum.
İyi seyahatler
Merhaba, Eye+Madame Tussauds kombine bilet aldığımızda, madame tussauds gittiğimizde print ettiğimiz çıktıyı veriyoruz. İçeri giriş biletini veriyor ayrı zamanda Eyenin bileti orda verebiliyorlar mı ? Ayrıca tarihe göre bilet alıyoruz ya ikisinide ay gün gezmek zorundamıyım yoksa diyelim bugün madame gezdim. Yaarın Eye yi gezecem oluyor mu?
Merhaba,
Evet. Örneğin biz Madame Tussauds’a gitmiştik. buradan London Eye için biletimizi almıştık. Gün olarak ise açıkçası biz ikisini aynı gün gezdiğimiz için sizi yanlış yönlendirmek istemem ama web sitesinde aynı gün gidilmesi gerektiğine dair bilgi göremedim. En doğru bilgiyi Madame Tussauds verecektir.
İyi seyahatler
Gitmeden yazayım istedim,dönüşte tekrar bildireceğim,sizin sitenizdekine göre bir Londra programı belirledim,ama diğer bloglarla karşılaştırdığımda kesinlikle daha net ve doğru ve de “gerekli”bilgiler yazmışsınız..Şimdiden teşekkürler..Not:Diğer yerlere de bloğunuz sayesinde gitmeyi düşünüyorum..
Umarım güzel geçmiştir seyahatiniz. Yorumunuz için teşekkür ederim.
Londra seyahatinde hiçkimseye birşey sormadan bir Londralı olarak gezmemizi sağladınız..Emeğinize sağlık!
Merhaba,
Ben bu yaz iki aylığına oxforda intern olarak gideceğim ve giderken yanımda kahvaltılık gibi yiyecekleri götürürüm diye planlamıştım ama uçakta verilen formda götürüp götürmediğimizi mi sorguluyorlar yoksa doğrudan yasak mı?
Şimdiden teşekkür ederim.
Merhaba,
Arkadaşımın valizindeki peyniri polis köpeği yakalamış. Süt ürünleri, tarım ürünleri ve hayvansal gıdalar götürmemenizi tavsiye ederim.
İyi seyahatler.
Eğlenceli ve bilgi verici bir blog olmuş.Çok beģendim.
Çok teşekkür ederim
Emre bey sahane bir yazi olmus. Adim adim takip ettim yazdiginiz yerleri. Cok faydali oldu. Yeni ulkelerin devamini bekliyoruz:)
Çok teşekkürler
Ben merak ettim outlet veya normal alış veriş merkezlerinde Burberry’nin ve ya bildiğimiz markaların fiyatları burdan daha mı uygun ? Gitmişken alış veriş yapmakta fayda var mı?
Burdan dediğim Türkiye’den tabiki ☺️
Burberry Outlet Türkiye’ye göre uygun fiyatlı ama uzun süre gezmeniz lazım. Mesela beğendiğiniz bir modelin mor rengi 30 Sterlinken siyahı 150 Sterlin olabiliyor. Bir de TL’nin değeri Sterlin’e göre çok düşük olduğundan yine de fiyatlar çok çok ucuz değil. Türkiye’ye göre uygun fiyatlı demek daha doğru olur.
Burberry dışındaki markaların fiyatları Türkiye’den daha uygun değil.
İyi seyahatler
Emre bey yazınızı okudum güzel olmuş elinize sağlık. Sömestr tatilinde kısmetse londra seyahati planlıyorum. Uçak biletimi aldım. stansted hava alanına ineceğiz .Benim öğrenmek istediğim bir konu var. stansted havalalanında travel card alabiliyor ve bununla trene binebiliyor muyuz yoksa trene mecburen ücreti ödeyip gideceğimiz yerde traveld car alıp yine dönüş için tren ücreti bayılıyor muyuz.
Barış Bey öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim. Stansted Express’te Travelcard geçerli değil. O yüzden dediğiniz gibi önce trenle Stansted’ten Liverpool Street’e gelip, buradan Travelcard alarak şehir içinde gezebilirsiniz. Travelcard’ta “Zone”lara dikkat edin. Tüm turistik yerler bir ve ikinci zone’un içerisinde. O yüzden özellikle bu alanın dışında bir yere gitmeyecekseniz, zone 1-2’yi kapsayan Travelcard’ı almanızı tavsiye ederim. 2’nin dışındakileri de kapsayan Travelcard çok daha pahalı.
İyi seyahatler
Bir çok gezi-seyahat bloğu okuyorum ilk defa birine yorum yazmayı kendime görev bildim çünkü diğer sitelerde yazı şekli aynen şu şekilde ohhhh şu parka da gittim falanca müzeyi de gördüm öyle bi geziyorum ki helal olsun bana vs. ama sizin sitenizde durum böyle değil bir yere gitmek isteyen fakat yeterince dil bilmeyen veya dil bilen fakat her defasında bir yerleri sormak bulmak için uğraşmak istemeyen tatilini bununla harcamak istemeyen insanlara yönelik yapılmış daha doğrusu şöyle söyleyeyim biri düşünmüş demiş ki bir site oluşturayım fakat bu egolarımı tatmin etmek amaçlı olmasın safi iyilik olması için ben buraya emek vereyim uğraşayım insanlara yardımcı olayım gittikleri yerlerde sudan çıkmış balığa dönmesinler güzel bi tatil yapsınlar falan ve bu siteyi oluşturmuş. Gerçekten emeğinize sağlık Allah razı olsun diyorum.
Ahmet Bey, bugüne kadar gördüğüm en güzel yorum oldu. Okurken çok mutlu oldum, yazımı da beğenmenize sevindim. Çok teşekkürler
Umarım güzel bir tatil geçirirsiniz.
İyi seyahatler
Emre bey kısmetse sömestrede londraya gidiyoruz. Tavsiye edebileceğiniz Türk yemekleri yapan yerler var mıdır?
Merhaba,
Ben hiç Türk restaurantlarına gitmedim ama duyduğum kadarıyla Sofra Restaurant’ın yemekleri iyiymiş.
İyi seyahatler.
Emre Bey Merhaba,
Tax free konusunda oxford setreette bulunan globalblue noktasından sadece fatura, form, evrak vs ile vergi iademi geri alabilir miyim ? yoksa yine de bir havaalanına gidip gümrüge onaylatmam mı gerekiyor ?
Teşekkürler
Merhaba,
Ben havaalanından aldım Özkan Bey, o yüzden şehir merkezindeki bilmiyorum maalesef.
İyi seyahatler.
Özkan bey,
Şehir içindeki ofisten nakit alabilirsiniz ancak işlem başına 7,5-10 GBP administration fee kesiliyor. Ayrıca, parayı alsanız bile formları “mutlaka” hava alanında gümrüğe onaylatmanız gerekiyor. Aksi takdirde hem aldığınız para hem de cezalı tutarı kredi kartınızdan daha sonra kesiyorlar. Son seyahatimde uçağa geç kaldığım için gümrükten onaylatamamıştım. Neyse ki yüksek kesinti yüzünden şehirde işlem yaptırmamıştım.
Emre bey, bugüne kadar birçok seyahat blogu okudum, bazılarını çok da beğendim ama siz çıtayı epey yükseltmişsiniz 01/10/2016 tarihli Ahmed isimli arkadaşın yorumu çok doğru hatta bence az bile. Gerçekten emeğinize zamanınıza sağlık.
Hele yazıların mobil uygulaması müthiş olmuş.
Türk lokantası soran bir okuyucunuz için Kazan’ı önerebilirim. Denemedim ama çoğu mekan sitesi, Trip advisor vs 4,5 ortalama almış. http://www.kazan-restaurant.com/
Bir de daha önce yurt dışındayken kullanıp çok faydasını gördüğüm birkaç mobil uygulamayı da eklemek isterim.
YELP: Gittiğiniz ülkede gerek bulunduğunuz çevre, gerekse de arama ile mekan ve yorumları bulabileceğiniz uygulama
City Mapper : Bulunduğunuz yerden gitmek istediğiniz yere gitmek için tüm ulaşım alternatiflerini sürelerini ve bazen fiyatlarını gösteren uygulama.
Met Office : Başta Birleşik Krallık olmak üzere birçok avrupa ülkesi ve şehirlerinin detaylı ve doğru hava durumu, hava kirlilik ve allerjen bilgileri de içeren uygulaması.
Kişisel düşüncem navigasyon uygulaması ile beraber bir telefonda olmazsa olmaz bu 3 uygulamadır.
Tekrar bu güzel site için teşekkürler.
Yorumunuz için ben teşekkür ederim, beğendiğinize çok sevindim
Selamlar,
Çok detaylı ve titiz bir yazı olmuş. Aklınıza elinize sağlık
Çok teşekkürler güzel yorumunuz için